Thursday, June 02, 2005

... VE ADA EFTELYASIZ KALDI

Gerçek bir adalıydı, gençliğinin büyük bir kısmını ve son 5 yılını adada geçirdi, ama yazları her zaman adadaydı... Adayla arasında sessiz bir bağ vardı; hiç birimizin bilmediği sırları olduğunu düşünürdüm onu balkonda yalnız otururken her gördüğümde...
Adı Eftelya olmamakla birlikte biz ona hep Eftelya dedik, aramızda gerçek ismini unutanlar bile oldu.
Güzel bir kadınmış, ben tanıdığımda hala güzeldi.
Çok zengin bir hayatı oldu; komikti, hırçındı, onunla balkonda kahve içmek, sohbet etmek zevkti, eski İstanbul’u, eski adayı, kendini İstanbullu sanan herkesin bir de ondan dinlemesi gerekirdi...
Bu sabah Eftelyayı kaybettik; adada onun o çok sevdiği balkonunda oturduk, eski fotoğraflarına baktık, gün batıyordu ve ada her zamanki gibi çok güzeldi...
Bizim için Eftelya da güzeldi; en az ada kadar güzeldi...
Gitmeden önce bize zor günler ve pek çok üzüntü yaşatmasına rağmen; Ada Eftelyasız eskisi kadar güzel değil bizim için artık ama Eftelya Adaya duyduğumuz o büyük tutkuya rağmen eskisinden daha da güzel sanki...
Çünkü... Sanırım Eftelya bir semboldü. Hepimiz için... Tanıyanlar ve tanımayanlar için... Karşılaşmamış, tanışmamış olanlar bile tanırlardı Eftelyayı...
O kadar çok hikayesi vardı ki; biz anlatmaktan hiç sıkılmazdık, o da sağ olsun bize yeni hikayeler yaşatmaktan...
O adanın ‘hanımefendisiydi’ bu sabah 3 yıl önce yitirdiği ‘beyefendisinin’ yanına gitti.
Yaşamda da, ölümde de şifa vardır, zamanı geldiğinde birinden birini seçmemiz gerekir şifa onunla olsun...

*Canım benim, kardeşim, evin ışıklarını boş ver sen dün gece onun için gönlünün bütün ışıklarını yakmışsın, vicdanın rahat olsun, Allah sabrını versin, hep senleyim...