Tuesday, May 07, 2019

CANIM MENOTTİ


CANIM MENOTTİ
Hayat birbirine küçücük iplerle düğümlenmiş anlar, durumlar, anılar, duygularla bağlı yemin ederim. İpler ipekten. Düğümler kalbimize o anın, anının giriş hızına, bizde bıraktığı duygunun şiddetine göre şekil alıyor. Sayısı da buna göre belirleniyor sanki; bazen üç düğüm üst üste , bazen tek kalın bir düğüm, bazen keskin, bazen nazlı küçük gevşek üç düğüm yan yana gibi.
Sonra bunlar hiç beklemediğimiz bir anda bize görünüveriyorlar. Bak biz aslında buraya bağlıyız, buradan da sana ve şuradan da başka birine ve oradanda sizi birbirinize bağlıyoruz diyorlar. Çıkıveriyorlar karşına. Görüyorsan anlıyor kavrıyor, şükrediyorsun. Göremiyorsan, görememiş oluyorsun. Çöp yani. Ama görüp de kalbinin zırhını açamıyorsan, boğazında o ipekten iplerin düğümü ile yaşayıp, kendini bi halt sanarak yaşamaya devam ediyorsun.  Bu gün o ipekten iplerin önüme serildiği, düğümlerin her yerden beni tatlı tatlı yakalayıp sardığı bir gün. 
Bu gün günlerden 7 Mayıs. Yıllardan 2019. 
Menotti’yi bilir misiniz?
Cesar Luis Menotti. Futbolcu ve Teknik Direktör. 
Arjantinli.
1938 doğumlu. Annemle yaşıtmış. 
1978 de ben sekiz yaşındayken, annem 2 erkek, 2 kız çocukla uğraşır durur ve sıkı Fenerbahçeli babama dünya kupası maçları öncesi balkona rakı sofrası kurarken; Menotti saha kenarında sigara üstüne sigara içiyormuş. 
41 yıl önce arkadaş! Ben Haziran sıcağında çiçekli basma şortumla babamın göbeğinde Arjantin Hollanda final maçını izlerken, Kempes gol kralı Menotti fenomen oluyormuş. 
Annem babama mutfakta şekersiz Türk kahvesi pişirirken, babam Ayhan Işık bıyıklarıyla ne maçtı ama diye keyifli keyifli gülüyor anneme Halisss kahve diye sesleniyormuş. Oysa annem  90 artı 15 er dakikadan 30 dakikaya kurulmuş ev hanımlığıyla kahveyi ocağa çoktan koymuşmuş.  Babamın futbola düşkünlüğü, Fenerbahçe sevgisi bana, erkek torunlarına epey bi işlemiş ama benimki sonradan geçmişmiş.  Bence 70 lerin ruhu 90 larda hayli bozulmuş çünkü. E bende bu duruma hayli bozulmuşum, bırakmışım gitmiş. Mişli geçmiş zaman.
Sonra mişli geçmiş zaman bu güne gelmiş. Küçük ipekten ipçiklerin düğümleri “buradayız” demişler; “bizi gör”
Benim en eski öğrencilerimden biri “ sınırda...” tanısı almış bir genç. Neyin sınırıysa artık. Güler geçerim.
Koyu Fenerbahçeli.
Bütün hafta sonu bilgisayarın başında oturmuş düşünmüş. ÇGST spor diye bir futbol takımı kurmuş. Pencere ekibinin bütün erkeklerinden oluşan bir takım. Liste önüme düştü. Hoş çocukluğunu mahalle takımındaki tek kız çocuk olarak geçirmiş biri olduğum için kendisine  cinsiyet eşitliği ile ilgili soracaklarım var ama yine de çok hoşuma gitti doğrusu bu iş.
Sonra fark edildi ki; oyuncuları mevkilerine müthiş bir analitik zekayla yerleştirmiş. Hayranlıkla okudum kim hangi bek de, kim kalede, kim libero, kim stoper diye. Sınırdaymış! Gülerim buna. Neyin sınırı! 
Sonra benim güzelim ipekten ipçiklerim beni; Selçuk Yulalara, Cemil Turanlara, İzleyemediğim Leftere, yetişemediğim Basri Dirimliliye götürdü. Son izlediğim Fenerbahçe maçında genç kızdım artık; babamın omuzlarında  büskuvi kemirmiyordum. Cem Pamiroğluna çok yakışıklı baba ya bacaklara bak demiştim de hani babamda ben senin mahalleden arkadaşın mıyım ne biçim konuşuyorsun babanla. Senin için stad maçları bitmiştir demişti. Kaptandı o zaman Cem. Acayip hayrandım. Posteri bile vardı odamda. Nazım Hikmet şiirli kartpostalın yanında Cem Pamiroğlu posteri. Öyleydi bizim gençliğimizin düğümleri işte. 
Neyse oradan Dünya Kupasına sıçramam çok zaman almadı. Böyle nazlı nazlı sallandı, bazen hızlandı bazen yavaşladı ipek ipçikler. Düğümlerin bazısı canımı yaktı, bazısı bana sıkı sıkı sarıldı. Dünya kupası mı bana Menottiyi getirdi, Menotti mi geldi beni buldu, ben mi Menottiyi orası biraz karışık. Ama o Menotti bu Menotti işte.
Annemle aynı yaştaki Menotti.
Ben sekiz yaşındayken Arjantini finale sonra kupaya taşıyan Menotti.
Maradonnayı kadroya almayarak cuntaya posta koyan Menotti.
Futbol sporu varoluşunu, emekçi halka borçludur. Futbolun mülksüz ve hakları elinden alınmış insanlar arasında doğmasının temel nedeninin ucuz ve neredeyse bedava oluşu olduğunu, bu oyunu yoksulların bulduğunu ve ona karakterini yine yoksulların verdiğini söyleyen Menotti. 
Söz söyleme ve özgürce konuşma hakkı elinden alınmış olan sıradan halkın futbolda bir ifade biçimi, bir yaşam içeriği, zekalarını kanıtlama olanağı ve bir kimlik bulduğunu söyleyen Menotti.
Canım Mennotti.
Solun futbolu zekanın en ön sırayı aldığı bir yetenek işidir. İnsan duygularına karşı saygılıdır. Sadece kazanmak için oynanmaz. Daha iyi olmak, sevinç duymak, insan olarak gelişmek için oynuyoruz diyen Menotti. Olaya böyle bakıldığında futbol; sanatın diğer anlatım biçimleriyle, iyi bir filmle, iyi bir şarkıyla, iyi bir şiirle, iyi bir resimle aynı işleve sahiptir. Diğer bir deyişle bizi daha iyi, daha adaletli ve insancıl bir dünyaya hazırlar diyen Menotti.
Sağın futbolu için;  geçerli dünya anlayışını destekler, burada sadece para konuşur, para tüm yolları meşru kılar diyen Menotti. Akla gelebilecek her çeşit kokuşmuş numaradan bahseden  Menotti.
Canım Menotti.
80 lerin sonunda 90 ların başında benim Cem Pamiroğlunun bacaklarından ve koşarken rüzgarda savrulan kıvırcık saçlarından bağımsız olarak neden futboldan uzaklaştığımı bana bu gün bir daha anlatan Menotti. 
Sınırda olduğu söylenen bir gençten, sınırları zorlayan bir futbol adamına geçişteki düğümleri önüme seren hayat bu gün hepimize bir şey söylemiyor mu?
Bana söylüyor. 
Olan, olmuş, olabilecek, olmakta olan her şeyin birbirine bağlı olduğunu...
Düşüncelerimizin içinde bizim için saklanmış küçük, gülümseyen, görebilirsek gülümseten sürprizlerin olduğunu...
Düşünürken öğrenebileceğimizi.
Bir çeşit bilgi ve kavrayış akışının her gün tesadüfi olmayan bir biçimde bize sunulduğunu...
Okulsuz kürsüsüz bir öğretmen olduğunu hayatın. 
Zırhlanmış kalplerimizi araladığımızda; zihnimizdeki iktidar alanlarını birer birer bıraktıkça güvende ve özgür olacağımızı.
Böylece hayattaki iktidar alanları için kendimizi, etrafımızı, bize değen, değmeyen insanları kirletmek, acıtmak, yok saymak, seviyormuş gibi yapmak, yalan söylemek, karşımızdakini geri zekalı sanmak gibi yanılgılarla yaşamak zorunda kalmayacağımızı.
Tüm bunlar kendinizle baş başa kaldığınızda gücünüze gitmiyor mu?
Sıcak uykular mı uyuyorsunuz, yoksa soğuk soğuk terleyerek uyanıyor musunuz geceleri?
Yaşıyor musunuz siz gerçekten?
Menotti yaşıyor mu? 
Evet sanırım hala sağ. 
80 li yaşlarında hala hayli karizmatik. Sigarayı da bırakmamıştır, eminim. Ben onu Arjantinde bahçesinde saha çimleri olan bir köy evinde hayal ediyorum. Arada köy çocuklarıyla tek kale maç yapıyordur. Akşamüstleri şekersiz “ yerba matte” sini yudumlarken Buenos Aires gecelerinde bıraktığı gençliğine bakıp gülümsüyordur. 
Dilerim yanında sevdiği kadın vardır. Bizde çorba deniyor orada Locro. Dilerim Locrosunu pişiren eller, kaşığı tencerede aşkla çeviriyordur. Çorba çok mühim.
Çok yaşasın Cesar Luis Menotti. Güzel yaşasın, sıcacık uyusun.
Değil mi ki; ta oralardan bana bu gün, tam da 7 Mayıs 2019 da; memleketimi, hayatı, sınırları, birbirine bağlı ipekten ipcikleri, o ipciklerin düğümlerindeki anı, anları, kavrayışı, bağlantıdaki bağlanmayı anlattı. Çok yaşasın.
Canım Menotti.
Y.İ