Friday, May 27, 2005

OLAY BİR KUYUDA GEÇER...

Olay bir kuyuda geçer... Malum kuyu kördür... Taş atarsın ses gelmez... Ayrıca; kör kuyuya taş atmak için illa deli olmak gerekmez... Kuyunun körlüğü geçicidir üstelik, geçici körlük adı üstünde bir vakit gelir, elbet geçer...
Kuyunun içini görebiliyorum... Derinliği derinliğimdir, içinde gerçekten su yok, kabul... yağmurla dolmaz, ne yapsan olmaz kabul...
Amma; kayboldum kendi kuyumda, o kadar içerde oluyor ki her şey, ne ben sebebim buna ne başkası... midemde bir bıçakla dolaşıyorum, kabul, amma sebebim değilim, sebebim değil...

Sanıyorlar ki o kuyudan hiç ses gelmez...
Diyorlar ki; ölüdür kuyu artık hiç bir şey, hiç kimse bu körlüğe kar etmez...
Oysa usul, usul konuşur içim...
Kuyu boştur, kuyu diktir, kuyu inatçıdır, kuyu gönül koyar, kuyu bataktır, kuyu karanlıktır, koyudur, kuyu yalnızlık sever, kuyunun içi kendim gibidir, gecedir, aydır, gün geceye aşıktır, gece hiçbir şeye kabul, hiç oldum, susuyorum kabul, susamıştır kuyu, susuzluktan susmuştur, içine gece dolmuştur kabul...

Ey, taş düşme içime, gelme üstüme, sesi yok artık içimin, sen ki öğrenmedin düşerken, öğretemezsin öğrenmeden...
Ey taş, durabilir misin düşerken?
Ne zaman ki; becerirsin yol almayı, iniş değildir bu yol, aşağı mı düşülür bir tek, o zaman çıkarsın belki yukarı...
Ey taş, sus da konuşma, bi dur, senin dilinin bu kuyuda karşılığı yoktur...
Ey taş, burası sakindir, nettir, bu yüzden içim karışır durur...
Ey taş, şişşşttt, gelme bak üstüme, taşı atandan daha tekin değildir içi kuyunun, kuyunun da delisi vardır, bilmezsin çoğu zaman sakin, sakin öylece durur...
Ey taş, gel düşme üstüme sen, aşağı mı akar sanırsın her şey, ya yukardaysam ben?
Ey taş, de hadi, yukarı çıkabilir misin düşerken..................

*İstedin, bende yazdım... Kuyu güzel metafor...

No comments: